26 Eyl 2011

Ruh Hastası Oldum; Şinanay da Şinanay!


Uzun zaman yazmayınca en son ne yazdığımı unutma özelliğimi alnından öpüyorum. Böyle özellik olmaz olsun beya!

Çok harika bir hayat yaşamıyorum bu ara. Yaşayamıyorum. Biraz benimle, biraz da ailemle ilgili ciddi problemlerim var; ancak size dert yanıp ne yapacağım?! Haydi, güzel şeylerden bahsedelim yahu!

Bonsai aldım ben! Yani aslında resmi olarak ben almadım. Şöyle, Gök ile birbirimize bonsai hediye ettik. Bonsai deyip geçmemek gerek bu noktada çünkü iki beybimizin de isimleri var. Gök'ün beybisinin adı "MotherFucker" benim beybimin adı da "HolyMotherofGod" Böyle saçma sapan ama eğlenceli şeylerle uğraşıyoruz işsiz olunca.

ALES ve KPDS çalışmam gerektiğinin her ne kadar farkında olsam da -çünkü malumunuz, zengin bir koca bulamadım henüz, ehemehe ^_^- motivasyonum ölesiye düşük! Bana ara gazı verecek insanlara ihtiyacım var. Gerçi bugün biraz ucundan kıyısından çalışmaya başladım sayılır; ama istikrarsız, plansız ve isteksiz; dolayısı ile verimsiz bir çalışma oldu. Sevgili tanrıcığım, bana yardım et piliğz!
Şu Fransızca'nın ucunu bırakmasam iyiydi. İtalyanca olayına giren Yasin'i tebrik ediyorum ayrıca.

Dün Critical Mass'e katıldık Yasin ile. 7 kişiydik hepi topu; ama olsun, iyiydi. Her yerim ağrıyor, o apayrı bir mesele. Bisiklet üstündeki güzel insanlara selam olsun. Sıla, Mert, Mert (Murat), Murat, Furkan... Haha, aklıma geldikçe gülüyorum, çok komik diyaloglar geçti aramızda aslında. Şimdi yazsam gülmezsiniz ama. Altyapı gerek...

Kaktüslerime kaktüs besini aldım ben bir de. Yavrucuklarım büyümez olmuştu... Tabi eve kedi alamayınca bitkilere sardım ben de. Kötü haldeyim! Kendimi ruh hastası gibi hissediyorum!

Bir de bir sır vereyim, aramızda kalsın. Düşmanıma söylemek serbest. Ben yalnızken ilginç sesler çıkarıp, saçma şarkılar söylüyorum. Bir de aynada çok mimik yaparım. Kesin deliyim, ya da öyle bir şey. Kendimden korkuyorum. Hell nööööğ!

KKYU var bi de. Yasin çok güler bu cümleye. haha.

"Kuku" ilginç bir buluş. Kelime olarak...

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

18 Eyl 2011

İroni Sıçtım Yer misin?!

Bugün başımdan geçen çok da acayip olmayan bir olayı sizlerle paylaşmak için buradayım gece şekerlerim...

Twitter diye bir şey var.-Şimdi sanki senin Twitter'dan haberin yok gibi yazdım bunu, ayıp ettim. Farkındayım yani cınımz.- Eskiden çok da iyi, çok da güzeldi... Şimdi o kadar "mainstream"-popüler mi deseydim ki?!- bir platform oldu ki; gün geçtikçe daha salak ve daha boş insanlar Twitter'a katılır oldu. Kendimi o boş insanlardan çok da yüksekte bir yerde görmüyorum; ama entellektüel açıdan bir derinliğim olduğunu inkar edemem cınımz.
Neyse işte dün gece bir arkadaş "Neden burçlar hakkında kötü şeyler söylenmiyor? Paso iyi anasını satayım!" gibisinden bir tweet yazmış. Ben de ona cevaben "Koç burcu hıyarın tekidir. Özellikle koç burcu kadını yoğurda doğrasan cacık etmeyecek kadar kötü bir hıyardır." yazdım. Belirteyim, ben koç burcu insanıyım; hatta kadınıyım. Bir ironi sıçtım yani oracığa... "Neden bir burcun özellikleri kötü olmasın?!" demek istedim kendimce. Bir ablamız, ki bu abla muhtemelen bir astroloji manyağı ve koç burcu olur; çok pis alınmış! Ben de bununla laf dalaşına girdim. Sırf eğlenmek için ama! Nasıl da ihtiyacım vardı böyle bir şeye anlatamam yani...


Yok efendim doğru insanı bulamadıysak suçu kendimizde aramalıymışız, koç burcu insanlarında değil. Bir kere güzel kardeşim, her şey ilişki demek değildir cınımz. Sen önce bunu bi idrak et. Erkek manyağı evde kalmış kız kurusu afedersin. Yok efendim ben hıyar olabilirmişim, kişisel konuşacakmışım; ama o değilmiş. Ne kadar hıyar olduğunu az önce kanıtlamış bir insana göre çok büyük demeçler bunlar. Yok efendim asil koç kadınları rerörereröre... 

Nasıl bir hırs yapmışsam kızı ezicem diye, aha bak burada onun için blog yazıyorum lan! Şimdi kim acınacak halde allasen?! Ben, di mi?! Hakket ya... Üzüldüm kendime! Ama eğlendim mi? Eğlendim.

ANA FİKİR:
Twitter'da tanımadığın insanlara bulaşma. Anlamadan, dinlemeden, bilmeden konuşma; komik oluyorsun...

Ya, böyle sığ insanlar uzak dursun benden ya! Her hıyarım var diyene tuzla koşan insanlar bisiktirolup gitsinler ya...

Hıyarım! Var! Hıyarım var! Yersen.

Bu arada gece gece kopuşlardayım cınımz. "Example - Changed The Way You Kiss Me" dinliyorum... Düşün yani o kadar kopuşlardayım. Ve açım! Hıyar mı yesem ne?! *random gülme*

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD


16 Eyl 2011

Nöfröt Göçlö Bör Kölömö


Ahaha süper lan! 
Ne mi?! Sözlere bak  şimdi: "Hate is a strong word but I really really really don't like you!" Hakket süperkulade değil mi allasen?! Nefret iyidir, güzeldir aslında.

Eskilerden bir blogger arkadaşı buldum yeniden. Beni mimlemiş falan da; hiç yazasım yok, özür bebişim. Acaba mim yazmamayı prensip mi bellesem?! Çok cool olmaz mı lütfen?! Zira tek derdim havalı bir blogger gibi takılmak. Uuv beybi! Şşş, ironi sıçtım. Ciddiyim.


Nasıl, nasıl bir yorgunluk bu, nasıl!  İki gündür ev topluyoruz, boru mu?! Değil, mutfak! Ben mutfağı topladım. Bulaşık yıkamaktan ellerim zımparamsı bir hal aldı adeta. Çok marifetli olduğumu söylemiştim, değil mi? Zengin taliplerime duyrulur!
Haydi, Gök'ün evini falan topladık da; bugün eve dönüp evi köşe bucak temizlememe kaç puan veriyorsunuz agalar?! İyice umutsuz ev kadınına bağladım annemler gittiğinden beri. İşin korkutucu kısmı ne biliyor musun? Bundan büyük keyif alıyorum. Evet evet... Zengin bir koca bulmalıyım! Kendisine yemekler pişirmeli, evinin kadını olmalıyım. Mutfakta aşçı, evde temizlikçi, sokakta hanfendü, yatakta ateşli bir fahişe olmalıyım. Zor değil, yaparım bunları ben.

Yarın annemler gelince saçımı kestirmeme ne tepki verecekler, meraklar içerisindeyim. Bir de onların dönüşü bu sultanlığımı ne kadar yıkacak, onu merak ediyorum... Hoşçakalın bira şişeleri, hoşgeldiniz "Kızım bir soda aç da getir!" replikleri!

Nişanlanan arkadaşlarıma bugün bir yenisi daha eklendi. Kendisine burada küfürlerimi sunuyor, zengin taliplerimden, aklımı başımdan alacak evlenme teklifleri bekliyorum. Sevgiler.

Emin olun hepinizin kafası kadar güzelim bu gece. En nihayetinde "Hate is a strong word but I really really really don't like you!". Ne sandın?! RENDE TABİ Kİ!

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

15 Eyl 2011

IKEA Ağırlıklı, Ev İçerikli, Boya Badana

Verdiğim hayvani aradan sonra yine karşınıza dikilip size bir şeyler anlatmaya çalışacak olmanın haklı... Bi dakika ya! Haklı gurumuş, haklı onurmuş geçelim bunları bir kalemde!

Gök beybim gelince çok fazla blogla falan ilgilenemez oldum. Arkadaş taşınıyor da biraz, ona yardım etmeler falanlar filanlar... Öncelikle yeni evi boyama faslımız oldu. Buradan da anlaşılıyor ki; ben duvar boyama işinden anlıyorum sevgili canlar. İhtiyaç olursa bir mail her şeyi halleder. Uygun fiyata ev boyanır. Reklam yapmamın nedeni ise şu an ölümüne işsiz olmam. Bu beni rahatsız ediyor mu?! Bir noktada evet; ama birkaç noktada hayır. Önceki yazımda da bahsi geçtiği gibi, çalışmak istemiyorum. Yoksa dışarısı iş kaynıyor. Harbi söylüyorum bak. Neyse, konuyu çok dağıttım. Şimdi de Gök'ün evi toplamaya çalışıyoruz; bu karmaşanın altından nasıl kalkacağız, merak konusu. Beni güdüleyen tek şey, yeni eve geçince bunu kutlayacak olmamız! Ben güzel yemekler hazırlarım onlara, alırız içkilerimizi... Ah be! Benim de kendi evim olsa mesela?!

"Kendi evim" deyince aklıma geldi, geçen arkadaşlarla IKEA'ya gittik de; götü başı dağıttım. Aklımı yitirdim! Buradan IKEA yetkililerine sesleniyorum, size şahane bir reklam teklifim var! Ancak burada ondan bahsedecek kadar beyinsiz değilim henüz. Belki olur, size de söylerim... -IKEA yazarkenki yaptığım oyunu gördün mü?! Hım, gördün mü?! Nasıl?!?! Ehemehe...-

Burak dövme yaptırdı, mis oldu.

Bu ara arkadaşlarımın nişan atağına geçmesini hayretlerle izliyorum. Evde kaldım! Şaka bir yana evde kalmak için fazla genç ve fazla güzelim. Ayrıca fazla marifetli... Ne sandın?!

Aşk her şeyi affetmez. Özlem Tekin'in "Tek Başına" albümü ise gayet boktanmış meğer. "Daa" güzel bir şarkı ama...

IKEA, benimle yaşlanır mısın?!


Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

8 Eyl 2011

Hayatıma Dair Göz Kırpan Detaylar

Ehehe, nerede kalmıştık cınımz?! Sanırım işe alınıp alınmadığım belli olacaktı... İşe alınmasına alındım da, benim işime gelmedi. Yani iş mevzusu yalan oldu. Ben de neyi keşfettim biliyor musun?! Ben çalışmak istemiyorum. Gerçekten. Öğretmenlik yapmak istemiyorum! Sanırım şimdilik başka bir şey de yapmak istemiyorum. İyi de, baba parası yemek de koyuyor bu noktada... Zengin bir sevgilim de yok ki sevgili parası ezeyim! Sosyal mesaj: Asla sevgili parası yemeyin.

Birkaç zamandır Ruj'un "Kurtar Beni" isimli şarkısına takmış haldeyim. Çok üzünçlü bir şarkı olmasına rağmen bana huzur ve mutluluk veren bir hali var. Eğer böyle dinlemeye devam edersem, maksimum üç günlük daha ömür biçiyorum bu kendisine.

Başka bir şeye daha taktım tabi. Geçen cuma If'te Güntaç beybisini görünce ben de dibimi oracıkta bırakıp eve dönmüştüm. İşte efenim, o günden beri malum videoyu izlemekten götüm düştü. Adamın her hali üstüne atlamalık geliyor bana sebepsiz bir şekilde. Belki nedeni kendisini az buçuk çeyrek gram Gök'e benzetiyor olmamdır? Zira Gök bebesini de uzun zamandır görmüyorum, bünyede özlem denen bir tik oluştu haliyle... -Ehm, Gök beybim de şu an yolda zaten.-Neyse, Güntaç'a dönecek olursak... Cuma gecesi onu bulacağımı hissetmiş olmama yıldızlı pekiyi veriyorum ben şahsen bizzat kendim olarak. -Şimdi konuyu başka bir yere bağlayacağım.- Zaten bu ara düşündüğüm hemen her şey oluyor yine. Bu bir döngü. Arada bir geliyorlar bana... Kendimden korkmama neden olsalar da eğlenceli şeyler bunlar.


Kabul etmeliyim ki, Gök'ün bazı arkadaşları gerçekten seksi. -Herkesin seksapeli kendine tabi.- Bu yiğidi öldürüp hakkını yememe huyum da çok reröre aslında.

Böyle, kafamda bir bağlantılar, bi şemalar... Rende.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

6 Eyl 2011

Aspirin.

Kafam neyin kafası bilmiyorum; ama bu ara yine çok radikal, saçma sapan fikirler alıyorum.

FİKİR 1: İşten ayrıl. İşime gelmeyen işlere gelemiyorum abi! Şöyle ki; şahane bir yerle neredeyse anlaşmıştım. Dün işler ciddiye binince, biraz da umduğumu bulamayınca verdiği paraya bakmadım, ayrıldım işten. Sözleşme ve senet bende. Sakin... Ulan paraya da nasıl ihtiyacım var haa... Ama şunu anladım: Benim çalışmaya niyetim yok. Hayatımın amacı zengin bir koca bulup evlenmek. Ayağına kadar gelen fırsatı ne pahasına olursa olsun tepmeyenlerden olmalıyım sanırım. -Haha, burada giydirme vardı.- Ulan, baba parası yemek de istemiyorum. Yazık, adam senelerce çalıştı, emekli oldu, ev falan aldı, bişiler yaptı, şimdi de işi gücü yok; başında annem ve biz cücükleri... Adam hayatını yaşayamadı lan! Tatile falan yollardım ben onu kazandığım parayla. Tüh lan, çok kötü bir karar almışım ben. -Şaka be!

FİKİR 2: Saçlarını kestir. Lan oğlum, götüm çıka çıka uzattığım  güzelim saçlarımı sadece 15 dakikada kestirdim. Karar aşaması falan, yarım saat de işte... "Madem saçlar turuncu, hakkını ver kızım!" dedim kendi kendime ve gitti saçlar. Düşün, yeşil, mavi falan olsa bende saç kalır mıydı?! İyi fikir, bir ara boya alayım. Hasiktir lan! rasta olayına girecektim ben! Ne yaptım caanım saçlarıma yaaaa... Böhühüüü!  Bi de kuyruk bıraktım lan, çokacayipbence.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra kendimi duş almış gibi hissetmeme 100 üzerinden 98 veriyorum; iki puanı öndeki yamuk dişlerimden kırdım.

Yine bok götürüyor odamı. Ana, baba olmayınca başımda amı götü dağıtıyorum. Ne düzen kalıyor ne temizlik. Bizimkiler gelmeden bir temizlik yaparız kardeşle köşe bucak, hiçbir problem kalmaz. Eah! Kardeş dedim de, aklıma geldi: cücük alkolik oldu annemler gidince. Ablasının kardeşi!

Aklıma yine burada yalnız kaldığım bir yaz tatili geldi. Evimde sürekli şarap bulundurduğum dönem... Her akşam güzelce yemek hazırlar, yanınada bir kadeh şarap koyardım. Çok aristokrat bir havam vardı; ama kafa boş abi! Şimdi o günlere gülüyorum. Ulan, şu an bir beyin mıncıklanmasının pençesinde kıvranıyorum bu zımbırtıyı hatırlamam münasebetiyle. Hangi yaz tatiliydi bu?! Hömmm... Geçen seneymiş ya be! Sanki asır geçti üstünden. Haha! GENÇLİĞİM!

Kendimle ilgili bir tesbitim var; ama seni fazla tutmak da istemiyorum. Sonra yazayım madem.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

4 Eyl 2011

Birşeyler Hakkındaki Çokşeyler

Yarın kaderimde bir dönüm noktası olacak gibi hissediyorum. "Tamam mı, devam mı?" hadisesi yaşayacağım zira. Demolar kadar heyecanlı değilim bu defa. Sevgili kuzenim, kaçıncı defa bir iyiliğin dokunuyor bana?! Sağlığına duacıyım cınımz.

"Merhaba" iyi bir kelimedir. Babiş de söyledi geldiğinde "Benden sana zarar gelmez" demekmiş Arapça'da. Bu nedenle kullanmayı severmiş kendisi. Ben de seviyorum, evet. Bir de "Mutlu" kelimesinin analizini yapmıştı bana Ali. "Mut" "DENGE" demekmiş; "Mutlu" "DENGELİ"... Böyle düşününce mutlu olup olmadığımı söylerken iki kere düşünür oldum. Ali beybim, başımı yaktığın apaçık ortada canım. Neyse canın sağolsun.

En büyük bedduam, "Ben şöyle olana kadar bu böyle olmasın"dır. Beddua değil tam anlamıyla; ama bir nevi tanrıya işleri havale etme mevzusu bence. Örneğin "Ben mutlu olana kadar o mutlu olamasın". İşledi. İster karma de, ister secret, ister Allah'ın kudreti... Fark yapmaz. İşliyor.

Allah dedim de aklıma geldi, "TANRI" demenin hiçbir sakıncası yok ey müslüman arkadaşlar. Zira yamulmuyorsam, Arapça'da "Tanrı" kelimesini karşılayan kelime "Allah". Yamuluyorsam da bu yanlış bilgilendirme için sizlerden utanmadan çekinmeden özür dileyebilirim. Samimi bir portakalım ben. Havuç da olabilirim.

Güzel arkadaşlarım olduğundan ileriki yazılarımda kesinlikle bahsederim. Güzeller; ama hepsi erkek. Tamam, büyük bir  kısmı. Ezgi ve Hilal hariç mesela.

Show TV bizlere reklamın iyisi veya kötüsünün olmadığını "Doktorlar" dizisiyle kanıtlamış durumda. Ancak son zamanlarda sanırım biraz götü başı dağıtmışlar, kardeşim dedi. Sabah 95. bölümü yayınlıyorlarmış, akşam 83. bölümü. Ertesi gün sabah 57, akşam 100. bölümü gibi...

Scooter almayı koydum kafama. Bu fikrime saygı duyula. (Alakasız ve anlamsız cümle alarmı.)Ve insan motorsikletin üzerindeyken anlıyor aslında dünyanın kaç km/sn ile döndüğünü. Uzun lafın kısası motorsiklet olayını sevdim bu yaz; ama götüm yemiyor öyle heybetli lülüleri. Mütevazı bir scooter işimi görür. Görmezse de alırım bir heybetli de ben. Hayalleeeeeer, hayaller!

Blogger'ın yeni arayüzü şükela. Geldiğime sevindim.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

3 Eyl 2011

UndefinabLe Strikes Back!



Yazı yazan yerlerime kramp girdiğinden adam akıllı yazamaz oldum. Yazamaz oluncada "Hadi millet eyvallah!"dedim, siktir olup gittim buralardan. Ulan insanın beynine kramp girer mi?! Girer. Kilit olup kalırsın alimallah. Neyse, geçti o mal kafalar herhalde.

Bu dönüşüm aslında biraz da "Süperinsan" olmamla alakalı. Süperinsan olmanın farklı bir ruhu olduğunu keşfettim. Dün babalık buradaydı da, dünyamın perdelerini biraz açtı, dünyama ışık girdi sayesinde.

Önceki hayatımda kesin kuyruklu yıldızdım ben. Kesin ama!

Teoman da müziği bıraktı ya; pek şahane oldu, kendisini dinlemeye başladım. Senelerdir neler kaçırmışım lan ben?! Aferim bana, on puan yazdım haneme, onunu da müsait bir zamanımda götüme sokacağım.

İçmenin de bir adabı var arkadaşım! Ve en sevdiğim şarkı sözü bu sıralar "Benim güzel hatalarım var." Cidden hatalarım pek güzel, pek yakışıklı... Biraz da kendine değer vermelisin cınım.

Şş, bu arada dün Caner Karamukluoğlu'nu gördüm. Kızlar, cidden hiç matah bir abi değil ya. Tabi zevk meselesi, bana pek hitap etmedi kendisi. Zaten o da "Ulan şu kız benim olsa" diye ölüyordu ya; neyse. Ancak Güntaç bebesi için aynı yorumu yapamayacağım. Sahneden inince elimden tutup beni mekandan çıkarsaydı "Hooop ooooluuuum! Nereye götürüyorsun, hayvan?!" demezdim. Neyse lan canım sağolsun, aşkı meşki hayallerde yaşamak gerçekte yaşamaktan daha zevkli geliyor bana şu ara. Bi de bu ergen triplerim çok eğlenceli. Bu ara sık sık yapıyorum. Kafama yarak.

Sevişen kadınlara "FAHİŞE" yakıştırması yapan, sevişmiyor gibi görünüp ortalığın amına koyan ablaları blogumdan kınıyorum. Allah belanızı versin, afedersiniz.

Kafan mı karıştı tatlım?! Karışmasın hiç. İşe yaramıyor zira. İşleri daha da karmaşık hale getirmeden terk et blogumu. Hadi.

Bu arada buralardan göçtüğümde 72 izleyenim varmış, şimdi 74. Ahaha. İleri görüşlüleri tebrik ediyor ve dönüşümü müjdeliyorum!

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.


Öperün.
-EDD