24 Nis 2013

Acı Acı Sövdüm Sonra

İlhamımı kedi yedi. Ödevimi yapamadım öğretmenim...

Bu derste başarısız olacağım doğduğum gün belliydi bence. Benden bir yol olmayacağını bilen tanrılar, benimle eğlenmek için beni yer yüzüne yolladıklarında bu kadar acı çekeceğimi tasavvur edemediler. Şimdi dilerim pişmandırlar ve bu adaletsiz durumu ortadan kaldırmak adına beni uzun bir toplantıya çağırırlar.

En kritik 48 saati atlatmak üzereyim.
 Hayat devam etti; o ya da bu şekilde. Hayat bana devam etti; ancak ölen insanlar vardı. Annesinin kucağında ölen bir bebekten, terk edildiği sokakta yapayalnız ölen yaşlı bir yabancıya kadar ölen sayısız insan ve benim devam eden hayatım...
Yaşamak... İlginç, ha?

Başımın ağrısının nedenini şimdi anlıyorum. Kafamı meşgul etmek adına o kadar boş şeylerle uğraşıyor, o kadar boş şeyler düşünüyorum ki; mavi ekran vermek beynimin en doğal hakkı.

Zorla sevemem ben gibi geliyor bana... Bu ilgi fazla.
"Yürü be!" diyor bir ses içimden... "Yürü ona!.."
Bu gazla aya uçarak çıkabilecek insanlar tanıyorum. Bir de pipicanı ile düşünenler...
Midem mi bulanıyor bugün? İngiliz Edebiyatını gözlerinden öperim.