21 Eki 2011

Hederölelerin Lerohedölereleri

İş güç, koşturma ayağına internetle arama mesafe girdi ve ben bu mesafeye kurban olayım! Hayat güzel lan, bilgisayarın başında ne işiniz var?!

Yazıma başlamadan önce şehitler konusunda birkaç şey söyleyim: Kuru milliyetçilikle ülke kurtulmaz. Irkçılığı da bırakalım. Üzgnüm.

Çok çılgın insanlarla tanışıyorum bu işler münasebetiyle, hayat nasıl hızlandı anlatamam. Bir de eski arkadaşları falan arayıp sorar oldum. Bu ara insan açlığımı gidermeye çalışıyorum galiba...
Milletle görüşmek için göt atıyorum adeta. Mesela annemler yine Mersin'e gittiler, misafir arıyorum deli gibi. Gelsin, kalsın, yemekler yapayım, filmler izleyelim, sohbetler edelim... Kendi evim olmadığından, "benim evim hissi"mi bu şekilde tatmin edebiliyorum, ne yapayım yani?!

Babam iş buldu, gidiyor yine. Yaşasın otorite eksikliği! Ulan, özleyeceğim ama be!

Eskiden ne müzikler dinlerdim... MP3 çalarıma kardeşim çöktüğünden mütevellit, müzik dinleyemez oldum son zamanlarda ve bu beni nasıl sıkıyor anlatamam! Barda ve mağazada çalan gubidik şarkılardan nefret geldi artık. Güzel bir şarkıyı çok defa dinleyebilirim de, gubidik şarkılara birden fazla dinlediğimde tahammül edemiyorum. Ayrıca Rihanna'dan ciddi manada NEFRET ediyorum.

Gök'ü nasıl nasıl bir özledim nasıl! Bir de Arif... Umut vardı tabi bir de! Neyse ki Arif hariç, hepimiz yarın beraberiz. Ne mutlu, ve mutsuz! Arif, geri dön lan! Ağzının çatısından girdirtme!

Cihan, Kanıt'ta oynamış. Benim "Queen of the Damned" DVD'm hâlâ onda lan. Bu arada dün tesadüfen görünce çok şaşırdım. Birlikte TV izlediğimiz yere oturmuş onu izliyordum... Hayat garip; rendeler falan...

Şimdilik diyeceklerim bu kadar. 30 yaş üstü adamlardan hoşlanırım, kel severim, aseksüel değilim; ama ona yakın bir şeyim, hafif beyazlamış saçtan tahrik; hafif uzamış sakaldan tahriş olurum. Biraz aptalım; ama aptala yattığım daha çok oluyor. Enfes yemek yaparım, göbek de yapabilirim. Zengin taliplerimi bekliyorum.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD


12 Eki 2011

Yeni Bir İş Nokta Kom



İşe başlayınca yazamaz oldum, çizemez oldum. Aman da canım; şina şinanay!

Caner Karamukluoğlu'nun sülalesini arayan bir psikopat var, sürekli yolu benim bloga düşüyor. A-aaaa! Manyak! Neyse, bu havadisi verdikten sonra esas olayımıza dönebiliriz...


Bugün işteki ikinci günümdü ve farklı kariyer kapıları aralandı bana. Ben de dedim ki "Ulan, en nihayetinde bundan sonraki hayatın hep çalışmakla geçecek; alış hatun, çalış hatun!" Yani bu demek oluyor ki...

Hayalimdeki işi yapıyor olmam gün içindeki yorgunluğumu hissetmememi sağlasa da, yatağa yattığım an uykuya dalmam oldukça manidar. Ancak şöyle de bir durum var, şikayet ettiğim: Erken yattığım için erken de uyanıyorum. Saat 6 buçukta uyanılır mı lan?! Yuh bana, oha!
Bugün dünden daha yorucuydu bir de. Gökyüzü yere indi çünkü. Akşama kadar kaç kere masalar toplandı, yeniden yerleştirildi, silindi... Götüm çıktı afedersin. -Hiçbir  iş dışarıdan göründüğü kadar kolay ve eğlenceli değil esasında.- Bira doldurmayı öğrendim, köpüksüz hem! Sonraaaa kart çekmeyi öğrendim. Adisyon açmayı, kasa açmayı... Gülmeyi öğrendim yeniden, içten. Şimdi evi, ailemi özlüyorum. Hayat çok acayip, davullar falan.

Ölümüne yorgunum ve HIMYM izlemem gerek. Ayrıca Gök'ü özledim, görüşemiyoruz iş nedeniyle.
Buradan Erdo'ma, Koray beybime, Arfo kuzuma selamlar gönderiyorum. Hepiniz aklımdasınız beyler.

Şimdilik bu kadar, daha zinde olduğum bir zaman daha cicili bicili allengirli yazılar yazacağım.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

7 Eki 2011

Yazıyor! Yazıyor! Ulan Midem Bulanıyor!


Hayaldi gerçek oldu...

Kariyer basamaklarını tırmanmaya "barmaid" olarak başlıyorum. İşin eğlenceli kısmı şu: Öğrenciliğim boyunca yapamadığım; ama içimin eridiği  bir mesleğe sahibim! Tabi babam bu duruma biraz odunca yaklaştı. Babadır, olur öyle. Neyse, iş arkadaşım da bizim eski bardan, İsa. Çok mutluyum ya bu konuda. Ciddiyim. Haftanın üç günü gayet masa sil, servis yap, bulaşık yıka kadını olacağım.

Yarın Süperinsanların "Kutsal Nikah Töreni" olacak İstanbul'da. Kendimi gitmeye o kadar hazırlamıştım ki; gidemiyor olmak iyi koydu. Hepsi parasal nedenlerden ötürü, HEPSİ! Yani bu demek oluyor ki, zengin koca şart oldu. Şaka bir yana yine bir talip  çıkmış bana. Çok eğleneceğiz önümüzdeki günlerde. Bunu da araya sokmasam olmazdı... Aptal ben!

Neyse, Bilgehan ve Buket'e bol sevgili, bol kavgalı, bol alkollü, bol... Aman bea! Hayat gibi bir hayat diliyorum. Sizi seviyorum lan. Akrabalık için kan bağı şart değil bence. Ağzınızı burnunuzu kemiriyorum buradan. Hadi cınımz, iyi evlenmeler!-EVDE KALDIM, ŞİT!!!-

Geçtiğimiz hafta iğrençti.
Bir de Tim Burton kafası istiyorum bu ara. Adam bence ilah ya. Tapılır ki ona.

Bu ara nazar boncuğu takıp gezmeliyim. Ders çalışamıyorum; ama gerisi iyi ya. Film falan, dizi mizi... Bu arada televizyon çok sıkıcı bir şeymiş, onu keşfettim. Ayrıca bilgisayardan da iyiden iyiye sıkılmaya başladım. Arkadaş arıyorum, ilgilenenler benimle iletişime geçsin. Ciddiyim. Devrim, naber ya?!

Ördüğüm bereler kafalara oldu mu?! Evet.
Başım ağrıyor ya, nedeni yandaki inşaat ve babamın maç izlemesidir. Sizi esefle kınıyorum canikomlar.


Ruj, canım iyisin. Son klipte Begüm'e bayıldım; ama bir acayip olmuş. Neyse, mühimsiz.
Güntaç len, nerdesin?! Dün seni andık, içimiz açıldı.
Bir de "Analytics" postu yazıcam; herkesin derdi Caner olmuş, vay anasını!

Şiir yazmaya başladım. Hepsi Gök'ün işi. Meleba, ay manstır.

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD

1 Eki 2011

Reality Hit Me Really HARD! (Çok Pis Göte Geldim Sanki)

Senelerce "ailem" dediğin insanların seni evlatlık aldığını öğrenmek gibi bir şey olsa gerek bu! Tanrım! NEDEN?!

KPDS ve ALES ile başımın dertte olduğundan bahsetmiştim. Bugün Gök'le görüşmeme karşılık KPDS çalışmak için söz vermiştim kendime ve verdiğim her söz gibi bunu da tuttum. Öncelikle bana bir alkış lütfen *ALKIŞ*

Şimdi asıl meseleye gelelim...
KPDS'ye, lisede YDS'ye hazırlandığım kitaptan da yardım alarak çalışıyorum. Bu da lisede ders dinlemezken kitaba karaladığım geçmişime maruz kalmama neden oldu. Her sayfada semboller, imzalar ve hepsinden önemlisi; ŞARKI SÖZLERİ! Ey gidi lise yıllarım! Metal head tavırlarım! Gotik abla hallerim...
Sayfalardan birinde şu sözler yazıyor:
 "When we collapse our weakened hands fall together at once abandoned / Slipknot 'Fall'"
"Vay validesini ya! Bu şarkı çok iyiydi, çalışmam bitince dinlemeliyim mutlaka" dedim ve çalışmam biter bitmez Yuğtub (S.A.V) amcaya tıkladım. Heyecanla o iki kelimeyi yazdım "Slipknot - Fall" (...) Şarkının altındaki yoruma baktığım an YIKILDIM! Yorumda bu şarkının aslında başka bir gruba ait olduğu, hatta adının da farklı olduğu yazıyordu! OMFG!

Yukarıdaki şarkı sözünü Hz. Gugıl'a yazınca çıkan ilk beş sonuçtan ikisi (4. ve 5.) Slipknot'a ait. Peki ilk üç?! "FINGER ELEVEN" Şarkı? "SUFFOCATE"

HASİKTİRLERDEN HASİKTİR BEĞEN, EDD!!!

Senelerce ben bu şarkıyı Slipknot'ın sanmıştım ama! Hem de grubun tarzının oldukça dışında bir şarkı olduğunu düşündüğümden, tüm Slipknot şarkılarından daha çok sevmiştim onu! Sarsıldım resmen...

İyi de, neden dünyanın yarı nüfusu bu şarkıyı hâlâ Slipknot'ın sanıyor?! Bu da ilginç bir mesele aslında.
Abi, yazıyı okuyunca mutlaka dinleyin şarkıyı.  Lütfen ama!

Dünyayı içerek güzelleştirebileceğimize olan inancım gün geçtikçe daha da güçleniyor.
İçelim, güzelleşelim, güzelleştirelim!

Suffocate lan! Finger Eleven!
Malım, malsın, mal, malız, malsınız, mallar... KANDIRILDIK!

Hadi şimdi dağılıp daha mühim işlerinizle meşgul olun. Kafa dağıtmak isterseniz, uğrayın, dertleşelim.

Öperün.
-EDD